Kadınlarda İdrar Kaçırma ve Tedavisi

15 dakikada idrar kaçırma ameliyatı

Türkiye’de ilk kez Da Vinci robotu ile idrar kaçırma ameliyatı Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ülkenin ilk kadın robotik cerrahı Prof. Dr. Ayşe Filiz Avşar tarafından 49 yaşındaki bir hastaya yapıldı.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Ünitesi Klinik Şefi Ayşe Filiz Avşar, daha az kanama, ağrı ve kesi ile hastalara büyük konfor sağlayan robotik cerrahinin dünyadaki en son teknolojik yeniliklerden biri olduğunu bildirdi. Dünyada tıbbi teknolojinin hızla geliştiğine dikkati çeken Avşar, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine son basamak ve komplike hastaların gelmesi nedeniyle teknolojik ilerlemeleri takip etmek ve uygulamak durumunda olduklarını söyledi.

Dünyada idrar kaçırmanın kadınlarda yaygın olarak görüldüğünü, sosyal boyutu açısından çok fazla dillendirilmeyen bu hastalığın, hastalarla birebir görüşmelerde ortaya çıktığını ve bu sayının her geçen gün arttığını dile getiren Avşar, “Bu nedenle ürojinokoloji, dünyada ve Türkiye’de atak yaptı. Bununla ilgili ameliyatlarda sürekli değişme gösteriyor. Fakat bu ameliyatlarda yüzde 100 başarılı olan çeşidi yok. Hepsinin değişik hastalarda değişik avantajları var” dedi.

Ürojinokolojide uygulanan “Burch” denilen ameliyatla, karında bikini bölgesinden kesiyle idrar torbasının önünden girilerek oradaki bir takım askılarla destekleme yapıldığını anlatan Avşar, robotik cerrahiyle yapılan ameliyatlarda iz olmaması, kanamanın daha az olması, hastanın daha çabuk ayağa kalkması, cerrahın yorulmaması gibi avantajların olduğunu belirtti.

Avşar, dünyada var olan ama çok yaygın olarak kullanılmayan bu ameliyatın Türkiye’de ilk kez yapıldığını ifade ederek, 15-20 dakika süren ameliyatla hastanın ertesi gün taburcu olacağını bildirdi.

Robotik cerrahinin jinekolojideki her operasyonda yani ürojinekoloji kanser, miyomlar, rahim ve yumurtalık operasyonlarında kullanıldığını anlatan Avşar, şöyle konuştu:

“Kanamanın daha az oluşu, kesi hattının küçük olması ve hastanın hızlı iyileşip hızlı taburcu olması da önemli avantajlarıdır. Hasta ve hekim konforunda artış ve enfeksiyon riskindeki azalma da diğer avantajlarıdır. Cihazın yanlış bir işlem yapmasını engellemek de normal bir ameliyata göre daha mümkün. Çünkü göz temasınız robottan kalktığı anda cihaz otomatik olarak kendini durduruyor. Bu da hasta konforu ve güveni açısından çok önemli.”

-”ROBOT CERRAHİ KISA SREDE CİDDİ MESAFE ALACAK”

Kadın Hastalıkları ve Doğum Ünitesi Klinik Şef Yardımcısı Doç. Dr. Akın Sivaslıoğlu da robotik cerrahinin Türkiye’de henüz emekleme devresinde olduğunu belirterek, “Bunun temel nedeni ekonomik, ancak çok kısa bir süre içerisinde ciddi bir mesafe alınacağını düşünüyorum” dedi.

İdrar kaçırma şikayetiyle hastaneye başvuran kadın hastaya Burch Kolposüspansiyon uyguladıklarını anlatan Sivaslıoğlu, şöyle konuştu:
“Bu hastanın ameliyatı laparoskopik olarak da yapılabilirdi. Ancak robot, anatomik olarak erişilmesinde güçlükle karşılaştığımız bölgelere daha rahat ulaşmamızı ve sütür (dikiş) atmamızı sağlamaktadır. Burch operasyonu, sıklık açısından çok yapılan bir operasyon olmamakla birlikte doğru teşhis konulduğunda ürojinekolojinin önemli ve etkin operasyonlarından biridir.”

Sivaslıoğlu, robotik cerrahinin özellikle endometrium kanserlerinin cerrahi tedavisinde hızla standart girişime dönüşmekte olduğunu kaydetti.

Türkiye’de ilk kez robot ile idrar kaçırma ameliyatı olan hasta Devlet Kaçan ise yaklaşık 10 yıldır idrar kaçırma problemi yaşadığını ifade ederek, son 1 aydır idrar kaçırmanın yanma şeklinde meydana geldiğini, bu nedenle de doktora başvurduğunu söyledi. Doktorların kendisine robot ile ameliyat yapmayı önerdiğini anlatan Kaçan, “Doktorlar bana robot ile ameliyat yapmayı önerince kabul ettim. 15-20 dakika süren ameliyat sonrasında ertesi gün taburcu oldum. Şu anda hiçbir şikayetim kalmadı. Herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Arife Yıldız Ünal – AA

Posta.com.tr

Tik Tedavisi

Tikler istemsiz kas hareketleri, bazı durumlarda geçici anlık tepkiler olarak doğsalarda bazı durumlarda kalıcı sürekli ve insanın hayatını olumsuz etkileyebilecek şekilde önemli boyutlara ulaşmaktadır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Akbostancı tiklerin botoks ile tedavi edilebildiğine yönelik önemli bilgiler verdi.

Cenk Akbostancı: “Bu sorun ‘hemifasial spazm’ denilen, beynin arkasındaki atardamarın yüz sinirine baskı yapmasından dolayı görülebileceği gibi, ‘blefarospazm’ adı verilen, kronik göz zarı iltihabı ve göz kuruluğu halinde sık göz kırpma ihtiyacı nedeniyle beyin bunu otomatik davranış haline getirebilir” dedi.

Cenk Akbostancı tiklerin sebeplerinin mutlaka araştırılması gerektiğini belirtti. tikler genetik olabileceği gibi norolojik sebeplere bağlı olarakta ortaya çıkmaktadırlar. Tik ve seyirmelerin nedenleri araştırılıp öğrenildikten sonra insanların hayatını psikolojik açıdan olumsuz etkileyebilecek olan bu problemin tedavi edilebileceğini vurguladı.

Öksürük Nedenleri ve Tedavisi

Havaların solumasıyla birlikte, grip soğuk algınlığı ve öksürük kendini göstermeye başladı. Öksürük genel olarak önemsiz gibi görünse de ya da insanlar öksürüğü sıradan bir durum gibi görselerde öksürüğün altında çok çeşitli ve ciddi sebepler yatabiliyor. Uzun süreli öksürükler, kronik öksürük haline dönüşebiliyor, ciddi öksürük nöbetleri yaşabiliyor. Öksürük soğuk algınlığı, grip  gibi mevsimler nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, mevsime bağlı olmayan astım, bronşit, koah gibi nedenlerle de olabilir. Öksürüğün diğer bir temek nedeni ise sigara kullanımıdır ve buna bağlı olarak kronik bronşittir.

Öksürük bir çok önemli hastalığında habercisi olabilir. Akciğer kanseri,mide kanseri  kalp kapak hastalıkları, zaturee, solunum yetmezliği, astım gibi hastalıklar öksürükle kendilerini belli ediyorlar.

Öksürükle birlikte, nefes darlığı, hırıltılı nefes alma, balgam, yüksek ateş gibi belirtiler de olduğu durumlarda vakit kaybetmeden doktora gidilmesi gereklidir.

Eğer çok fazla öksürüyorsanız yapabileceğiniz birkaç şey öksürüğün geçmesine yardımcı olabilir. Bir kaç yudum ılık su, ılık bitki çayları, boğazı yumuşatmaya yardımcıdır. Mümkün olduğu kadar sigara içilmemesi gereklidir. Bol sıvı tüketimine dikkat etmek ve C vitamini almak da önemlidir.

Invasilign Yöntemi İle Çarpık Diş Tedavisi

Çarpık dişlere, “Invasilign yöntemi”

Çarpık dişlerinizden şikayet ediyor, ancak estetik olarak tedavi süresince takılan tellerden rahatsız mı oluyorsunuz?

Diş Hastalıkları Tedavisinde uygulanan yeni teknoloji “Invasilign” yöntemi ile tel ve braket kullanılmadan ağızda belirgin olarak gözükmeyen, ergonomik şeffaf plakalar ile düzgün ve sağlıklı diş tedavisi mümkün…

Dent Suadiye Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Ahmet Pınar, genellikle genetik sebeplerden kaynaklanan ve erken yaşlarda düzeltilen çarpık dişlerin ilerleyen yaşlarda da düzeltilebildiğini, ancak uzun tedavi gerektiğini söyledi.

Diş tellerinden kaynaklı estetik kaygıların, yetişkinleri bu tedaviden uzak tuttuğunu belirten Pınar, bu sorunun Tel ve braket kullanılmadan yapılan “Invasilign” yöntemi ile ortadan kaldırılabildiğini ifade etti.

Pınar, invisalign yönteminin, çapraşık dişleri düzeltme amacı ile dişlere takılan, çıkarılabilir, ağızda belirgin olarak gözükmeyen bir seri şeffaf düzeltici plaklarla, braket ve teller kullanılmadan dişlerin düzeltilebilmesini sağlayan bir sistem olarak tanımlanabileceğini söyledi. Şeffaf düzelticilerin, üç boyutlu özel bilgisayarlı sistemler yardımıyla hastanın diş yapısına birebir uygun olarak modellendiğini anlatan Pınar, her bir düzeltici plağın yaklaşık 2 hafta boyunca kullanıldığını ifade etti.

Pınar, iki hafta sonra yeni bir düzeltici takıldığını dile getirerek, süreç ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Bu yeni düzeltici ile eskisi arasında, dişleri daha düzgün hale getirici küçük farklılıklar bulunuyor. Bu süreç adım adım ilerliyor. Altı hafta arayla ortodonti uzmanının yapacağı muayene ile tedavi süreci yönlendiriliyor.

Tedavi süresi, dişlerdeki çapraşıklık oranına göre 9-15 ay arasında değişiyor. Bu dönemde yaklaşık 18-30 adet şeffaf düzeltici plak kullanılıyor.

Tellerle ve braketlerle yapılan klasik ortodontik tedavi ise 18-24 ay devam ediyor.”

-”ESTETİK ÜSTÜNLÜK SAĞLIYOR”-

Yöntemin telle yapılan uygulamaya oranla daha avantajlı olduğunu vurgulayan Pınar, invisalign yönteminin klasik tel ve braketlere göre en önemli avantajının “estetik üstünlüğü” olduğunu söyledi. Pınar, “düzeltici plaklar tamamen şeffaftır ve fark edilmesi oldukça zordur. Bu durum özellikle ortodontik tedavi yaptırmak isteyen, ancak braket ve tellerin görüntüsü sebebiyle tedaviyi erteleyen yetişkinler arasında yöntemin popülerliğini artırıyor” diye konuştu.

İnvisalign’ın diğer bir avantajının da “ağız hijyeninin daha kolay sağlanabilmesi” olduğunu ifade eden Pınar, şöyle devam etti:

“Yeme-içme konusunda klasik ortodontik tedavide olan kısıtlamalar İnvisalign’da yok. Çünkü, istendiğinde ağızdan çıkarılabiliyor ve fırçaladıktan sonra tekrar takılabiliyor.

İnvisalign yönteminin diğer bir avantajı ise tedavi süresinin ve tedavi sonucunun önceden bilinebilmesidir. Klasik ortodontik tedavide ise tedavi süresi hastaya ve hekime bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor ve net süre vermek çok mümkün olmuyor.

Öte yandan, tedaviye alışma dönemi çok daha rahat geçiriliyor.”
Pınar’ın verdiği bilgiye göre, invisalign yöntemi tüm süt dişleri düşüp yerine daimi dişlerin geldiği 12 yaşından itibaren başarıyla uygulanabiliyor.
Alt veya üst çenenin önde-geride olması gibi çenenin pozisyonunu ilgilendiren durumlarda 8-12 yaşlarında tedavi gerekiyor. Bunun dışında yaş faktörü önem taşımıyor.

Yeşim Sert Karaaslan – AA
Posta.com.tr

Telsiz Çarpık Diş Tedavisi

Çarpık dişlerin telsiz tedavisi artık mümkün

Çarpık dişlerinizden şikayet ediyor, ancak estetik olarak tedavi süresince takılan tellerden rahatsız mı oluyorsunuz?
Diş Hastalıkları Tedavisinde uygulanan yeni teknoloji “Invasilign” yöntemi ile tel ve braket kullanılmadan ağızda belirgin olarak gözükmeyen, ergonomik şeffaf plakalar ile düzgün ve sağlıklı diş tedavisi mümkün…

Dent Suadiye Diş Kliniği’nden Diş Hekimi Ahmet Pınar, genellikle genetik sebeplerden kaynaklanan ve erken yaşlarda düzeltilen çarpık dişlerin ilerleyen yaşlarda da düzeltilebildiğini, ancak uzun tedavi gerektiğini söyledi.

Diş tellerinden kaynaklı estetik kaygıların, yetişkinleri bu tedaviden uzak tuttuğunu belirten Pınar, bu sorunun Tel ve braket kullanılmadan yapılan “Invasilign” yöntemi ile ortadan kaldırılabildiğini ifade etti.

Pınar, invisalign yönteminin, çapraşık dişleri düzeltme amacı ile dişlere takılan, çıkarılabilir, ağızda belirgin olarak gözükmeyen bir seri şeffaf düzeltici plaklarla, braket ve teller kullanılmadan dişlerin düzeltilebilmesini sağlayan bir sistem olarak tanımlanabileceğini söyledi. Şeffaf düzelticilerin, üç boyutlu özel bilgisayarlı sistemler yardımıyla hastanın diş yapısına birebir uygun olarak modellendiğini anlatan Pınar, her bir düzeltici plağın yaklaşık 2 hafta boyunca kullanıldığını ifade etti.

Pınar, iki hafta sonra yeni bir düzeltici takıldığını dile getirerek, süreç ile ilgili şu bilgileri verdi: “Bu yeni düzeltici ile eskisi arasında, dişleri daha düzgün hale getirici küçük farklılıklar bulunuyor. Bu süreç adım adım ilerliyor. Altı hafta arayla ortodonti uzmanının yapacağı muayene ile tedavi süreci yönlendiriliyor.

Tedavi süresi, dişlerdeki çapraşıklık oranına göre 9-15 ay arasında değişiyor. Bu dönemde yaklaşık 18-30 adet şeffaf düzeltici plak kullanılıyor. Tellerle ve braketlerle yapılan klasik ortodontik tedavi ise 18-24 ay devam ediyor.”

“ESTETİK ÜSTÜNLÜK SAĞLIYOR”

Yöntemin telle yapılan uygulamaya oranla daha avantajlı olduğunu vurgulayan Pınar, invisalign yönteminin klasik tel ve braketlere göre en önemli avantajının “estetik üstünlüğü” olduğunu söyledi. Pınar, “düzeltici plaklar tamamen şeffaftır ve fark edilmesi oldukça zordur. Bu durum özellikle ortodontik tedavi yaptırmak isteyen, ancak braket ve tellerin görüntüsü sebebiyle tedaviyi erteleyen yetişkinler arasında yöntemin popülerliğini artırıyor” diye konuştu. İnvisalign’ın diğer bir avantajının da “ağız hijyeninin daha kolay sağlanabilmesi” olduğunu ifade eden Pınar, şöyle devam etti: “Yeme-içme konusunda klasik ortodontik tedavide olan kısıtlamalar İnvisalign’da yok. Çünkü, istendiğinde ağızdan çıkarılabiliyor ve fırçaladıktan sonra tekrar takılabiliyor. İnvisalign yönteminin diğer bir avantajı ise tedavi süresinin ve tedavi sonucunun önceden bilinebilmesidir. Klasik ortodontik tedavide ise tedavi süresi hastaya ve hekime bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor ve net süre vermek çok mümkün olmuyor. Öte yandan, tedaviye alışma dönemi çok daha rahat geçiriliyor.”

Pınar’ın verdiği bilgiye göre, invisalign yöntemi tüm süt dişleri düşüp yerine daimi dişlerin geldiği 12 yaşından itibaren başarıyla uygulanabiliyor.

Alt veya üst çenenin önde-geride olması gibi çenenin pozisyonunu ilgilendiren durumlarda 8-12 yaşlarında tedavi gerekiyor. Bunun dışında yaş faktörü önem taşımıyor.

Kaynak HürriyetHaber